Milli Eğitim Bakanlığı "Yaygın Eğitim Kurumları Yönetmeliği" nde yapılan tarama göre halk eğitimi; herhangi bir örgün eğitim kurumuna gitmeyen veya bitiren ya da örgün eğitimin bir kademesinden ayrılan bireylerin ilgi ve gereksinmelerini karşılamak ve belli bir meslek kazandırmaya yönelik olarak düzenlenen kısa süreli eğitim etkinlikleridir. Bu nedenle, her iki tanımdaki ortak özellikler şu şekilde belirtilebilir:
1. Hedef kitle; zorunlu öğrenim çağı dışına çıkmış herhangi bir örgün eğitim kurumuna gitmeyen ve okul dışında bulunan her yaştaki bireyler,
2. İçerik; bireylerin gereksinim duyduğu bilgi ve beceriler,
3. Eğitim etkinliği; belli bir program çerçevesinde ve belli bir zaman süresini içermesidir.
Ancak, bir halk eğitimi etkinliğinin temel amacı; bireye bir meslek kazandırmak olmayabilir. Bireyin, kendisi için önemli olan ve onun toplumsal yapı içerisindeki görev ve sorumluluklarım daha iyi yerine getirmeye yönelik bir eğinme de dayalı olabilir.
Çağdaş anlamda halk eğitimi; örgün eğitimden sonra hangi yaşta olursa olsun, bireyin, demokratik bir toplumun temel ilkeleri ile çatışmamak koşuluyla, gereksinme duyduğu bir konuyu dilediği amaçla öğrenmesi için, toplumun kamu hizmeti veya gönüllü kuruluşlar aracılığı ile sunduğu olanakları içerir (Simpson, 1972, s. 28).
Halk eğitimi, yetişkin eğitimi ve yaygın eğitimle eşanlamlı olarak kullanılmasına karşın, İngilizce olarak "Non-Formal Education"ın karşılığı olan yaygın eğitim; bireylerin kişisel gelişimlerini içermekten çok, istihdama yönelik yetiştirmeyi içermektedir (Sheffield, 1972, s. 11). Bu bağlamda, yaygın eğitim, temelde bireylere veya gruplara bir meslek kazandırmaya yönelik eğitsel etkinlikleri içermektedir.
Oysa ki İngilizce "Adult Education"in karşılığı olan halk eğitimi veya yetişkin eğitimi, bir mesleğin yanısıra, bireyin toplumsallaşmasına yönelik diğer eğitim gereksinimlerini de içine almaktadır. Bu nedenle, halk eğitimi içerik olarak yaygın eğitimden daha geniştir.
Yaygın eğitimin temel işlevleri öncelik sırasına göre şu şekilde belirtilebilir;
* Okuma-yazma ve temel bilgiler kazandırma,
* Mesleki bilgi ve beceri kazandırma.
Halk eğitimin temel işlevleri ise şöyle sıralanmaktadır:
* Mesleki bilgi ve beceri kazandırma,
* Kişisel gelişmeyi sağlama,
* Toplumsallaşmayı sağlama.
Yaygın eğitim, daha çok geri kalmış ve gelişmekte olan ülkeler için önem taşımaktadır. Diğer bir anlatımla, bu ülkelerde, okuma-yazma ve temel bilgilerin bütün topluma kazandırılması ile ülkede tam anlamıyla istihdam sağlanamadığından, bunları sağlamaya yönelik eğitsel etkinlikler düzenlenmektedir.
Oysa ki gelişmiş ülkelerde bu sorunlar büyük ölçüde çözülmüştür. Ancak, gelişmeye bağlı olarak toplumda birincil ilişkilerin zayıflaması sonucunda, toplumsal yapıda çözülmeler olmaktadır. Bu nedenle, gelişmiş ülkelerde daha çok kişisel gelişmeyi ve toplumsallaşmayı sağlayıcı eğitime ağırlık verilmektedir. Bu görüşten hareketle, gelişmiş ülkelerde örgün eğitim dışındaki eğitsel etkinlikler halk eğitimi niteliği taşımaktadır.
Yinelemeli Eğitim: Bireyin zorunlu öğretiminden sonra ileri düzeydeki eğitimini kendi istediği zamana ertelemesi veya bir meslek edinebilmeye yönelik olarak düzenlenen eğitimdir.
OECD (1973, s. 31), yinelemeli eğitimle ilgili olarak ulusal politikaların saplanmasında şu 3 temel öğenin dikkate alınması gerektiğini önermektedir:
1. Her bireyin zorunlu öğreniminden sonra daha ileri düzeylerdeki eğitimini kendisinin seçeceği zamana erteleme hakkına, aynı zamanda eğitim sistemine yeniden girme hakkına sahip olmalıdır.
2. Herkesin, işinde ilerlemek, iş değiştirmek ya da istihdam fazlası haline geldiği takdirde, yeni iş edinmek üzere gerekebilecek mesleki eğitiminden geçme hakkına sahip olmalıdır.
3. Halk eğitimi fırsatlarının uygulanması ile eğitimdeki eşitsizliklerin daha da fazlalaşmaması için gereken önlemler alınmalıdır.
Yaşam Boyu Eğitim:
Örgün ve yaygın eğitimi kapsayan ve bireyin tüm yaşamı boyunca kazandığı eğitimdir.
Toplum Eğitimi:
Toplu yaşayışın niteliğini iyileştirmek amacıyla, öğrenme gereksinmelerini anlamak, belirlemek ve karşılamak üzere kişileri ve grupları bir araya getiren süreçler ve programlardır (Ministry of Education British, 1980, s. 15). Bu eğitime örnek olarak akıl hastalıkları, anne-baba eğitimi, çevre kirlenmesi ve beslenme eğitimi verilebilir.
Herkes İçin Eğitim:
Herkes için eğitim kavramı, temelde, her bireyin temel öğrenme gereksinimlerinin karşılanmasını içermektedir. Bu kavramın kaynağım, "insan Haklan Evrensel Beyannamesi"yle kabul edilen "eğitim hakkının herkes için geçerli" olduğu ifadesi oluşturmaktadır. Birleşmiş Milletler Çocuk Fonu (UNICEF), Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP), Birleşmiş Milletler, Eğitim, Bilim ve Kültür Organizasyonu (UNESCO) ve Dünya Bankası yönetimlerinin birlikte oluşturduğu "Herkes için Eğitim Dünya Konferansı" 5-9 Mart 1990 yılında Tayland´a toplanarak "Herkes için Eğitim Dünya Beyannamesi" (EK 1) ile "Temel Öğrenme Gereksinmelerinin Karşılanması için Hareket Çerçevesi" başlıklı iki belge kabul edilmiştir (EK 2).
Herkes için Eğitim Dünya Beyannamesi´nin dayanağını, Dünya üzerindeki ülkelerin, eğitim hizmetlerini yaygınlaştırarak bu hakkı sağlama konusundaki bütün çabalarına karşın, eğitim hakkının henüz yeterince sağlanamamış olması oluşturmaktadır. Bütün çabalara karşın, Dünyada eğitim hakkının yeterince sağlanamadığına ilişkin gerekçeler şu şekilde sıralanmaktadır (UNICEF, 1990, s. 1):
1. En az 60 milyonu kız olmak üzere, 100 milyonu aşkın çocuk ilköğretimden yoksundur;
2. 900 milyonu aşkın yetişkin bunların üçte ikisi kadındır-okuma-yazma bilmemekte ve işlevsel cehalet, gerek gelişmiş, gerekse gelişmekte olan bütün ülkelerde önemli bir sorun olarak ortaya çıkmaktadır;
3. Dünya üzerindeki yetişkin nüfusun üçte birinden fazlası, yaşam standardım yükseltebilecek, toplumsal ve kültürel değişimi biçimlendirmelerine ve ayak uydurmalarına yardımcı olabilecek yazılı bilgi, beceri ve teknolojiye ulaşma olanaklarından yoksundur;
4. 100 milyonu aşkın çocuk ve sayısız yetişkin temel eğitim programlarını tamamlayamamakta; milyonlarcası da temel bilgi ve beceriden yoksun olarak mezun olmaktadır.
Bu arada Dünya, giderek artan borç yükü, ekonomik durgunluk ve düşüş tehlikesi, hızlı nüfus artışı, ulusların kendi içinde ve uluslar arasındaki ekonomik eşitsizliklerin artması, savaşların dehşeti, sivil çekişmeler, şiddet suçlan, milyonlarca çocuğun önlenebilir ölümleri ve çevresel bozulmanın yaygınlaşması gibi. ürkütücü sorunlarla karşı karşıya bulunmaktadır. Bu sorunlar temel öğrenme gereksinmelerinin karşılanmasını güçleştirirken, nüfusun önemli bir bölümünün temel eğitimden yoksun olması da toplumların böylesi sorunlara güçlü ve bilinçli bir biçimde karşı çıkmasını engellemektedir.
Bu sorunlar, 1980´lerde, gelişmekte olan ülkelerin birçoğunda, temel eğitim alanında önemli engeller yaratmıştır. Bazı ülkelerde, ekonomik büyüme eğitim alanındaki yaygınlaşmayı finanse edebilmişse de, geride yoksulluk, okulsuzluk ve cehalet içinde milyonlarca insan kalmıştır. Bazı gelişmiş ülkelerde de 1980´lerde hükümet harcamalarında yapılan kısıntılar eğitimin bozulmasına yol açmıştır.
Diğer taraftan, Dünya, nice vaatler ve olanaklar sunabilecek yeni bir yüzyılın eşiğindedir. Artık, barışçı bir yumuşamaya ve uluslar arasında daha büyük bir işbirliğine doğru gerçek bir ilerleme kaydedilmektedir. Artık, kadınların temel haklan ve yetenekleri kabul edilmeye başlanmıştır. Artık, Dünya ölçeğindeki bilgi birikimi büyük bir bölümü canlıların varlıklarını sürdürmeleri ve temel refahlarına ilişkindir bir kaç yıl öncesine göre kat kat fazladır ve büyüme hızı giderek artma eğilimindedir. Bu, yaşamı geliştirme ya da öğrenmeyi öğrenme- bilgisine ilişkin bilgileri de içermektedir.
Bu önemli bilgi birikiminin toplum yaşantısına aktarılabilmesi, öncelikle toplumdaki tüm bireylerin temel eğitime sahip olmalarını zorunlu hale getirmektedir. Bu bağlamda, örgün eğitim çağı dışına çıkmış herkes halk eğitimin hedef grubu içersine girdiğinden, bu hedef grubun, temel eğitim hakkından yararlanması, bu konudaki halk eğitimi etkinliklerini ön plana çıkartmaktadır. Diğer taraftan, artan bilgi birikiminin zamanında toplumdaki bireylerin büyük çoğunluğunca paylaşılması için, halk eğitimi etkinliklerinin bu doğrultuda düzenlenmesine gereksinme vardır. Ulusal ve uluslar arasındaki sorunların büyük ölçüde aza indirgenmesi, önlenebilir çocuk ölümlerinin azaltılması, hızlı nüfus artışının durdurulması, şiddet suçlarının en alt düzeye indirilmesi, çevresel bozulmanın önlenmesi, halk eğitimi etkinliklerinin, her bireyin temel eğitim gereksinimini karşılayacak bir biçimde ve sürekli olarak düzenlenmesi gerekliliğini ortaya koymaktadır.
* Bu bölümün hazırlanmasında Sayın Yrd.Doç. Dr. Cevat CELEP´in Ankara 1995 basımı "HALK EĞİTİMİ Kavramlar, İlkeler Yöntemler, Teknikler" adlı kitabından yararlanılmıştır.