Bir toplumun, üyelerini toplumsal beklentiler doğrultusunda ve toplumsal kalkınmayı sağlayacak bir biçimde yetiştirmesi; bireyin yaşamını daha iyi koşullarda sürdürmesi ve toplumsal yapı içerisinde üzerine düşen görev ve sorumluluğunu en etkin bir biçimde yerine getirmesi, öncelikle, bireye bu konuda verilecek eğitime bağlıdır.
Bireylerin toplumsal güvenliklerini ve ekonomik verimliliklerini arttırmak, değişen toplumsal ve ekonomik rollerine uyumlarını sağlamak için, onların eğitimine olan gereksinim insanlık tarihi kadar eskidir. Hemen hemen her toplumda, çocuk ve gençler kadar yetişkinlerin eğitimine yönelik uygulamaların uzun bir geçmişi bulunmaktadır, ilk çağlarda kasıtlı eğitim uygulamaları, yalnızca çocuk ve gençlere değil, yetişkinlere yönelik olarak da düzenlenmekteydi. Antropoloji alanındaki bulgular, ilkel kabilelerde gençlerin, yaşça belli yetişkinlik dönemlerine geldiklerinde, kabilenin tam ve sorumlu üyesi sayılabilmek için, özel bir eğitimden geçirildiklerini göstermektedir.
Yüzyıllar boyunca her toplumda, ekonomik, toplumsal ve siyasal bunalımların yaşandığı, birlik ve beraberliğin bozulduğu, toplumların "ahlak bunalımı"na düştüğü, toplumsal değerlerin gelişmelere göre değişmediği, insan yaşamının değerinin unutulduğu, toplumsal ve bireysel amaçların bütünlüğünü yitirdiği, toplumsal bunalım dönemlerinde, toplumu yeniden kurma ve biçimlendirme girişimlerinin, hatta bazen "devrimlerin yetişkinlerin eğitimi yoluyla başarıya ulaştırılabileceği kabul edilmiş ve bu yöndeki uygulamalara ağırlık verilmiştir. Böyle durumlarda ortaya çıkan toplum önderleri ve peygamberler, toplumsal yapıyı yeniden düzenleme ya da kurma amaçlarının yetişkin nüfusun eğitimi yoluyla gerçekleştirilebileceğini görmüşler ve çalışmalarını bu alana yöneltmişlerdir (Bülbül, 1987, s. 3).
Tarihte rastlanılan Buda, Konfiçyüs gibi büyük önderler, Aristo, Eflatun gibi büyük düşünürler, Musa, İsa, Muhammet gibi büyük peygamberler, insanları eğitme çabalarını, çocuklar üzerinde değil, zihinsel, ruhsal olarak olgunlaşmış olan ve ekonomik, toplumsal sorumluluklar yüklenmiş bulunan yetişkinler üzerinde yoğunlaştırdılar. "Büyük dinleri, büyük uygarlıkları, Rönesans´ı, Reform´u, demokrasiyi, sanayi devrimini doğuran ve yaygınlaştıran, geniş kapsamlı hareketlerin tümü, yetişkinlerin öğrenme ve yetişme yeteneği üzerine kuruldu (Jensen, Liveright, Hallenback, 1964, s. 6).
Amerika Birleşik Devletleri´nde, göçmenlerin "Amerikalılaştırılması" işlevim büyük ölçüde Halk Okulları yerine getirdi. Türkiye´de Cumhuriyet ilkelerinin, Atatürk Devrimlerinin benimsetilmesinde ve yaygınlaştırılmasında Millet Mektepleri ve Halkevleri önemli rol oynadılar. Yeni tarım yöntemlerinin benimsetilmesi ve yaygınlaştırılması yetişkinler eğitimi yoluyla gerçekleştirildi.
Genelde "eğitim", "öğretim" denilince, pek çok kimsenin aklına çocuk ve gençler ile okullar gelmektedir. "Yaygın Eğitim", "Halk Eğitimi" ya da "Yetişkin Eğitimi" terimlerinin bu alanla ilgilenmeyen profesyonel eğitimcilerin çoğu için bile açık anlamı yoktur. Kimilerine göre halk eğitimi, yetişkinlere okuma-yazma ile biraz matematik öğretmek ve temel vatandaşlık bilgileri kazandırmak amacıyla düzenlenen eğitim etkinlikleridir. Kimilerine göre genç kızlara ve bayanlara biçki-dikiş, nakış, el sanatları v.b. el becerileri kazandırmak amacıyla düzenlenen kurslardır. Kimilerine göre de kitle iletişim araçları yoluyla vatandaşları çeşitli konularda bilgilendirmek amacıyla düzenlenen etkinliklerdir. Bununla birlikte, "eğitim" ile okullarda verilen "örgün eğitimi"in okulda öğrenilen ya da öğretilenlerle sınırlandırılamayacağı; bireyin "beşikten mezara kadar" bir öğrenme süreci içinde bulunduğu; bu nedenle de eğitim etkinliklerinin bu anlayış içerisinde düzenlenmesi gerektiği giderek anlaşılmaktadır (Darkenwald, Merriam, 1982, s. 2).
Günümüzde halk eğitiminin eğitim sistemi içerisindeki konumu, eskisine göre çok farklıdır. Uygulamalara tam olarak yansımamış olmakla birlikte, gelişmiş veya gelişmekte olan hemen her ülkede halk eğitimi eğitim sisteminin alt sistemi olarak kabul edilmekte, toplumun ve bireylerin eğitim gereksinimlerini karşılama girişimlerinin halk eğitimi alanında yaygınlaştığı; yetişkin nüfusa, ulusal düzeyde düzenlenmiş ve iyi desteklenmiş halk eğitimi hizmetleri sunulmasının, toplumsal ve ekonomik olduğu kadar, kültürel nedenlerle de ulusal eğitim politikalarının temel bir parçası haline geldiği, bu anlayışın giderek hızla yaygınlaştığı gözlenmektedir. Çünkü günümüzde, kitle iletişim araçlarının ve uluslararası kuruluşların aracılığı ile, çeşitli ülkelerde, eğitim uygulamalarından elde edilen bilgi ve deneyim birikimi bir ülkeden diğerine hızla yayılmakta; bunun sonucu olarak çeşitli yeni fikirler, değişimler, sorunlar, çözümler, özlemler ülkeler arasında geniş ölçüde paylaşılır nitelik almaktadır.
HALK EĞİTİMİN ÖNEMİ :
Günümüzde bilim ve teknolojideki hızlı gelişmeler, toplumun ekonomik, kültürel, siyasal ve toplumsal yapısında değişmelere neden olmaktadır. Bireylerin bu değişmelere uyum sağlaması, değişmenin gerektirdiği bilgi, beceri ve değerleri kazanmasını zorunlu kılmaktadır. Örgün eğitim yoluyla bu değişikliklerin gerektirdiği bilgi ve beceri, bireylere ancak belli bir yaşa kadar aktarılmaktadır. Bireyin örgün eğitim sonrasındaki yaşantısında ve örgün eğitimden yararlanamayan bireylerin bu değişikliklerin gerektirdiği bilgi ve beceriyi edinebilmesi, örgün eğitim sonrası eğitimle olanaklıdır. Bu nedenle halk eğitiminin eğitim sistemi içerisindeki önemi artmıştır. Halk eğitimi etkinlikleri başlangıçta gönüllü kuruluşlar aracılığı ile yürütülürken, günümüzde devlet desteği ön plana çıkmıştır. Bu desteğin yeterli olmamasına karşın, halk eğitimi artık toplumun büyük bölümüne hizmet vermektedir.
Devletlerin halk eğitimine eskisine oranla daha fazla ilgi göstermesinin belli başlı nedenleri olarak şu görüşlerin benimsenmesi ve yaygınlaşması gösterilmektedir.
1. Örgün eğitimden yararlanamayanlara eğitim olanağı sağlama: Toplumda ekonomik, toplumsal ve kültürel yönden yoksulluk içinde olan kesimlerin bu durumdan kurtarılması için, onlara diğer olanaklar yanında, gençliklerinde elde edemedikleri eğitim olanağı şimdi sağlanmalıdır.
2. Çocuğun kişiliğinin gelişmesi için aileleri eğitme: Aile çevresi çocuğun kişilik gelişmesinde ve eğitiminde önemli rol oynadığına ve sosyo-ekonomik düzeyi düşük ailelerin çocukları mevcut eğitim olanaklarından yeterince yararlanamadığına göre, ana-babaların bu konuda eğitilmesine gereksinme vardır,
3. Verimliliği artırma: Ekonominin verimliliği, işgücünün bilgi ve becerisinin yükseltilmesine bağlı olduğundan, belli bir alanda meydana gelen bilimsel ve teknolojik gelişmenin üretime aktarılması, işgücünün bu gelişmeler doğrultusunda eğitilmesini gerektirir.
4. Toplumsal sorunlara kitlelerin desteğini sağlama: Çağdaş toplumların karşılaşmakta olduğu büyük sorunlar, geniş halk kitlelerinin desteği olmadan çözümlenemez.
5. Yetişkine, eğitimine devam fırsatı sağlama: Eğitimlerine devam fırsata toplumdaki tüm yetişkinlere tanınmalıdır.
6. Okulların sınırlı eğitim etkinliğine sahip olması: Okullardan onların başarabileceğinden çok fazla hizmet beklenmektedir. Eğitim hizmetleri yalnızca okullardan beklenmemelidir (OECD, 1977, s.9).
Gelişmiş ülkelerde, devletin halk eğitimine gösterdiği ilgiyi arttıran bu nedenler, gelişmekte olan ülkeler için de geçerli olmuştur. Ayrıca, gelişmekte olan ülkelerde yetişkinlerin eğitimine devlet ilgisini arttıran diğer önemli bir neden de, bu ülkelerin "halk eğitimini özel bir tüketim konusu olmaktan çok, toplumsal değişmeyi ve ekonomik kalkınmayı hızlandıran, düzenleyen ve özellikle de uluslaşma bilincini kuvvetlendiren, etkili bir araç olarak görmeleridir" (Love, 1985, s. 19-20).
Yukarıda açıklanan görüşler niçin halk eğitimine önem verilmesi gerektiğini ortaya koymuştur. Ancak, örgün eğitim sistemine yönelik eleştiriler de halk eğitiminin önemini daha da artırmıştır.
Örgün eğitim sistemine yönelik başlıca eleştiriler şunlardır:
1. II. Dünya Savaşı´ndan bu yana, hükümetlerce bilinçli olarak izlenen eğitimi yaygınlaştırma politikalarının da bir sonucu olarak, hemen her ülkede eğitimin her türü ve düzeyinde, öğrenci sayıları artmaktadır. Buna karşın, sistemin diğer girdilerinde (bina, tesis, araç-gereç, öğretmen, finansman v.b.) gerekli artışlar gerçekleştirilememektedir. Eğitim olanaklarının dağılımında, bölgeler, yöreler, kır-kent, okullar arası denge sağlanamamaktadır. Pek çok ülkede, eğitime ulusal bütçeden ayrılabilecek ödeneklerin tavanına ulaşılmıştır. Buna karşın, eğitimin maliyeti giderek artmaktadır.
2. Bilim ve teknolojide, toplumların yapısında (demografik, toplumsal, siyasal, ekonomik, kültürel) hızlı ve sürekli değişmeler olmakta ve eğitim sistemleri çevrelerine yabancılaşmakta; okullar değişmelere uyum sağlayamamaktadır. Üstelik, yeni kuşaklara, çocukluk ve ergenlik dönemlerinin belirli bir süresinde kazandırılan ve söz konusu değişmelerin de gerisinde kalan bilgi, beceri ve tutumların onlara yaşamları boyunca yeteceği sanılmaktadır. Okul öncesi eğitimin, çocuğun kişilik gelişimi ve okul eğitimi için önemi anlaşıldığı halde, bireyin okul eğitimi sonrası, yetişkinlik döneminde eğitimin önemi ve gerekliliği anlaşılmamaktadır.
3. Örgün eğitim sistemlerinin geleneksel seçici-eleyici yapısı, öğrenciler arasında, sağlıksız bir yarışmaya ve pek çok öğrencinin başarısızlıkla "damgalanmasına" yol açmaktadır. Sağlıksız sonuçları bir yana bu durum, sosyo-ekonomik düzeyleri düşük ailelerden gelen çocukların aleyhine olmaktadır (Coombs, 1968, s. 1-10).
Birey, insan olarak, büyük bir öğrenme gizilgücü ile dünyaya gelmektedir. Toplum, insanların öğrenmesi için kasıtlı ve düzenli olarak, onlara eğitim olanağı sağlamakla görevlidir. Buraya kadar bir sıkıntı yoktur. Bu noktada iki görüş karşımıza çıkmaktadır:
1. Toplumun insanlara en etkili ve verimli eğitim sunma yolu okuldur.
2. Okul, toplumun insanlara eğitim sunma yollarından yalnızca birisidir. Aynı sonuçlar başka yollarla da alınabilir. Okulun yanında bu yollar da kullanılmalıdır (Delean, 1968, s. 169-176).
İşte, "halk eğitimi" kavramı çerçevesinde düzenlenen eğitim etkinlikleri, bu ikinci görüşe dayalıdır.
* Bu bölümün hazırlanmasında Sayın Yrd.Doç. Dr. Cevat CELEP´in Ankara 1995 basımı "HALK EĞİTİMİ Kavramlar, İlkeler Yöntemler, Teknikler" adlı kitabından yararlanılmıştır.